1 Şubat 2011 Salı

GÜN VE SONU


   Köpek havlayışlarıyla uyandı. Evinin arka bahçesinden geliyordu sesler.
   Sokak köpekleri…
   Bir süre yatakta oyalandı. Kalkıp kahvaltısını hazırlamak hiç içinden gelmiyordu. Aklında, bir ışık yandı sanki… Aniden… Heyecanla kalktı. Camı açtı.
   Hava kapkaranlıktı… Yağmurlu bir öğleden sonraydı…
   Soğuk, vücudunun her yerini yaladı. Umursamadı, derince nefeslendi havadan. Uykuyla sarmalanmış gözlerinin çevresindeki çapakları temizledi.
   Uyanıyordu yavaş yavaş, isteksizce…
   Yatağını düzeltirdi önceleri; ama artık zor geliyordu bu ufak iş bile. Öylece süzüldü yanından, görmezden geldi yatağın dağınıklığını. Serinlik dolup taşıyordu odasında, camı açık bırakmıştı çalışma odasına doğru giderken.
   Masası gece bıraktığı gidiydi... Üstüste yığılmış kitaplar ve çirkin yazısıyla yazdığı metinler…
   Eline, rastgele seçtiği kitabı aldı; okumadan geri fırlattı masaya…
   Mutfağa ayaklarını sürüyerek gitti. Buzdolabını açtı, yiyecek bir şeyler arandı. Bulamadı. Oradan çıktığı gibi çalışma odasına geri döndü.
   Köpek havlayışları yeniden canlandı…
   Pek rahat olmayan koltuğuna oturdu. Çekmecesini açtı hemen. Eliyle yokladı içini… Eskimiz bir zarf buldu. Çıkardı. Mektup, “aşksız olduğum adama” diye başlıyordu… Ona yazılmıştı. Birkaç ay önceydi… Uzun yıllar beraber yaşadığı karısı, terk ederken bırakmıştı masasının üzerine…
   Düşündü.
   Mektubu parçalara ayırdı.
   O gittikten sonra bütün düzeni bozulmuştu. Hiçbir gün eskisi gibi değildi.
   Düşündü...  Gülüşünün sımarıklığını, ağlarken gözlerinin küçülmesini.
   Küçük bir çocuk gibi ısrarını da getirdi gözünün önüne…
   Mutfağa koştu. Buzdolabını açmadı, yanından geçip gitti. Eğildi. Dolaplardan birinde poşetler olmalıydı dedi içinden. Buldu. En kalın olanını seçti, çıkardı. Masasının başına gitti tekrar… Oturdu. Yırtık kağıt parçaları yere seriliydi, ona bakıp gülümsüyor gibiydi…
   Poşeti başına geçirdi… Sıktı iki ucandan…
   Köpekler sustu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder