7 Şubat 2011 Pazartesi

HATIRLAR MISIN?

                                                                                                                
                                                                                                   Yaşananlar için,

                                                           “Sarhoş mu oldum ne?” dedim kendime.
                                                Ama sarhoşluğu kim kaybetmiş ki ben bulayım!
                                                                                                             N.Gogol.


   Durmaksızın içiyordu… Daha yeni gelmiştik. Masamız hemen mezelerle donatıldı… Sonra rakılar döküldü bardaklara. Sek içerdi. Her gece devirirdi şişeleri...
   Yalnız yaşardı  ufak evinde… Kitaplara aşıktı sadece, okuma onun için tutkuydu. Sevdiğini satırlar arasında bulmayı denerdi her defasında. Bulurdu da… Kaybetmezdi. Defterine not ederdi cümleleri, aşkı yakaladığında onlarda…
   “ Yavaştan al artık, çok hızlı gidiyorsun! ” dedim.
   Gülmekle yetindi. Bilirdim, bana bir şey olmaz, alışkınım ben oğlum diyecekti… “ Sus,” dedim “ kapa çeneni, bilmiş bilmiş konuşacaksın yine!”
   Hafifçe başını eğdi… “Müzikler,” dedi “  ne kadar güzel değil mi? Beni aldı götürdü valla…”
   Müzik, hafiften dokunuyordu ruhumuzun çocuksu tenine…
   “ Nereye götürdü bakayım? ”
   “ Orasını kurcalama! ”
   “ Lan söylesene! ”
   “ Babamı hatırlar mısın? ”
   “ Hatırlarım da hatırlamasına ne alaka şimdi? ” dedim.
   “ Hiç merak ettim de…”
   “ Sen gerçekten sarhoş oldun farkında mısın? ”
   “ Ya olduysam oldum ne bok yiyeyim şimdi? Hem söylesene nesini hatırlarsın babamın? ”
   “ Boyunu posunu, konuşmasını, espirilerini falan işte.”
   “ Başka? ” dedi.
   “ Sevgililerini! ” dedim sıkılarak…
   “ Hiç ona çekmedim değil mi? Belki de bu yüzden hep yalnız kaldım bu hayatta! Onun gibi olmam lazımdı… Ama olamadım ki oğlum; düşünsene gençtim daha, düğününe gittim babamın, o çok etkiledi beni… Kızlardan nefret ettim o yüzden belki de! Tam Aziz Nesinlik hikaye… Ah yazmayı bir becerebilsem yazacağım da bütün bunları… Yok kardeşim olmuyor yani, iki satır yazıyorum sonra bir boka benzemiyor…” dedi.
   Ne diyeceğimi bilemedim. Zor durumdaydım. Fazla sevmezdi bu kadar konuşmayı babası ve gençliği hakkında… Yaşadıkları gerçekten zordu… Geçmişine bakınca üzülüyordu, yaşamamış olmak istiyordu bütün o hatıraları… Elinde miydi sanki onun? Değildi… Zihninde parlamayı sürdürüyordu hemen hepsi, paslanmak nedir bilmiyorlardı…
   “ Meyve mi söylesek? ” dedim. Konuyu değiştirip, onu rahatlatmak istedim… Bunu anlamış olacak ki söze atıldı.
   “ Ya ben ne diyorum farkında mısın? ”
   “ Evet de üzme be oğlum kendini… Geçmiş gitmiş her şey… Peşini bırakmıyor biliyorum ama unutman lazım yaşanmaz böyle…”
   “ Bu zamana kadar yaşadım, içime attım her şeyi… Farklı olacak bundan böyle, bak görürsün…” dedi.
   “ Kalkalım mı artık, saat de geç oldu? ”
   “ Oturalım bir sigara daha yakayım öyle kalkarız…”
   “ O müzik,” dedim “ nereye götürdü seni hala söylemedin? ”
   “ Babamı hatırlar mısın?  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder