23 Şubat 2011 Çarşamba

KONUŞMALAR 2


                                                                  “ Ağlar, bariz ağlar…”

     Hoş geldin…
   Sana baktım; ama göremedim… Cam kenarında oturmadın heralde. Nasıl geçti gecen? Kadınlar… İçkiler… Fazla içtin mi? Daha iyi sabaha baş ağrısıyla uyanmazsın…
   Ben mi ne yaptın? Bunu mu merak ettin? Sevindim şu an, biliyor musun? Uzun zamandır sen bile beni merak etmiyordun…  Öylece durdum… O kadar….
  Çıkar üzerindekileri. Yat birazdan… Sabaha az kaldı… İşe gitmeyecek olsan bile… Erken uyan, eskiden saat on olmaz kalkardın… Hatırlıyor musun? Giderdin bakkala, gazetelerini alırdın… İki, üç saat aralıksız okurdun onları. Gözlerin kıpkırmızı kesilirdi… Gözlüğü de takmazdın… Önemli olan bilgiydi senin için… Kültür… Birikim… Bunları öğrenmek için çabalayıp dururdun… Şimdi… Duman oldu, yok oldu sanki hepsi… Yanlış mı düşünüyorum… Biliyorum, seni sinirlendirmek için yapıyorum… Söylediklerime bakma sen… Doğru olan buydu… Yalnızlığa sürükledi seni; ama doğrusuydu dediğim gibi… En doğrusu…
   Beni sordun, kısacık cevap verdim sana… Seni konuşmaktan alamıyorum kendimi. Sen bana dikkatlice baksana bir saniye… Ağladın mı sen? Yalan söyleme… Ağlamışsın… Hem de böyle hıçkırır cinsten.. Doyasıya… Neden peki? Aklından neler geçti anlat… Dinlemek istiyorum bütün geceni… Ne yaptığını o köhne barda…
   En dipteki masaya oturdun demek… Tahmin ettiğim sen… İnsanlardan uzak köşeler… Elinden sigaran da hiç düşmedi, öyle değil mi? Devamlı yaktın, söndürdün… Ciğerlerin ağrıdı artık… Devam ettin ama içmeye… O, sendin çünkü… Düşündün… Hep, düşündün…
   İçkini yarıda bıraktın bir de… O huyun vardır senin… Söylersin, içmezsin… Soğuk bira ılınır gider önünde… Düşünmezsin bile onu… Sen ağlatacak, seni üzecek şeyler düşünürsün… Eskileri… Geleceği… Anlattığım ölüm mü ağlattı seni yoksa? Ben biraz hayal kurdum, biraz gerçek… Onu sana anlatırken… O kadar varma üzerine… Yaşayınca ikimizde göreceğiz… Ya da göremeyeğiz… Kim bilir?
   Evet, ağlatan nedir hadi söyle artık… Orada aşık mı oldun yoksa? Hemen duygulandın, ağlamaya mı başladın… Yok, bu çok saçma oldu… Aklıma başka bir şey gelmiyor ama… Tahmin yürütmeye çalışıyorum… Olmuyor…
   Hala beni soruyorsun… Bırak beni şimdi… Bana kendini, bu gece o barda neden ağladığını anlat!
   Yine süzülüyor gözyaşların, soğuk… Teninde kayıyorlar karşımda, yanağından ağzının kenarına doğru akıyorlar… Yapma… Her ne üzdüyse seni… O musluktan akan su gibi… Kork ve umursama…
   Anlatmayacaksan sabaha kalsın… Merak ettim… Çok merak ettim hem de… Yarına kadar gözümü kırpmayacağım… Seni de sıkmak istemiyorum, teksin hayatımda… Yat o zaman artık… Bunu daha önce de söyledim mi sana? Evet, söyledim…
   Kapı mı çalıyor? Yukarıdaki kadının terlikleri mi vuruyor yoksa parkeye… Yok bu kapı vurulması gibi… Kalkıp bak bence… Kim gelmiş olabilir ki bu saatte? Hadi… Bak… Belki beklediğin biridir… O’dur belki… Seni ağlatandır…
   Ya da ölümdür…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder